Hemen Göz Atın !
Güveni Kötüye Kullanma Suçu ve Ceza Avukatı
Ceza avukatı ve Kocaeli ceza avukatı olarak Güveni kötüye kullanma suçu ile ilgili bir takım tanımlar ve bilgiler vermekteyiz. Buna göre:
Güveni kötüye kullanma suçu, Türk Ceza Kanunu’nda malvarlığına karşı suçlar bölümünde düzenlenmiş olup kanun maddesi TCK 155.maddedir. TCK m. 155/1’de suçun basit şekli, m. 155/2’de ise nitelikli şekli yer almaktadır. TCK m.155/1’e göre, “başkasına ait olup da muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyedliği kendisine devredilmiş olan
mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyedliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devir olgusunu inkar eden kişi, şikayet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adli para cezası ile cezalandırılır”
TCK m. 155/2’ye göre ise, “Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya “muhafaza etmek veya” ibaresi hükme, 29.06.2005 gün ve 5377 sayılı Kanun m.18 ile eklenmiştir (RG 8.7.2005, no: 25869). Güveni Kötüye Kullanma Suçu (TCK m. 155) hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi halinde, bir yıldan yedi yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adli para cezasına hükmolunur”. 5237 sayılı TCK m. 155’de yer alan bu düzenleme 765 sayılı TCK m. 508 ve 510 hükümlerine karşılık gelmektedir.
TCK 155/1, Güveni Kötüye Kullanma Suçunun Basit Hali, Ceza Avukatı
Türk Ceza Kanunu 155. Maddesinin ilk fıkrasında suçun basit hali düzenlenmiştir. Buna göre “Başkasına ait olup da, muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyedliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyedliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devir olgusunu inkar eden kişi, şikayet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.”
Madde metninden anlaşıldığı üzere, bu suçun oluşabilmesi için bir takım şartlar mevcuttur. Şartlara göz atacak olursak;
A) Güveni kötüye kullanma suçunun basit halinin oluşabilmesi için suçun bir mal unsuru üzerinde oluşması gerekmektedir. Dolayısıyla mal sıfatını haiz olmayan belgeler, bilgiler gibi bir takım değerler üzerinde bu suçun oluşmadığı açıktır. (Bu halde kanunda farklı suçlar bakımından düzenlemelerin mevcut olduğunu belirtmek gerekir.)
B) Güveni kötüye kullanma suçunun basit halinin oluşabilmesi için ikinci şart, birinci şartta belirtilen malın bir başkasına ait olması gerekmesidir. Dolayısıyla sahipsiz mallar ve failin tek başına malik olduğu mallar güveni kötüye kullanma suçunun konusunu oluşturamayacaktır.
C) Güveni kötüye kullanma suçunun basit halinin oluşabilmesi için son şart, malın zilyetlilğinin devridir. Malın zilyetliğinin devri, başkasına ait olup da muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere yedinde mal bulunduran failin işbu malı devretmesidir. Bu konuda örnek vermek gerekirse; YCGK, 10.7.1972 gün, E. 6-302, K. 274 sayılı kararında “Belirli bir miktar paranın bankadan çekilmesine ilişkin verilen yetkinin dışına çıkılarak daha fazla miktarda paranın bankadan çekilerek kullanılması buna örnek olarak verilebilir.”
Her ne kadar Güveni kötüye kullanma suçunun basit halinin oluşabilmesi için bir takım şartlar sayılmışsa da durumdan duruma, olaydan olaya farklılık gösterebileceğinden ötürü mutlak surette bir ceza avukatına veya durumun koşullarına göre ağır ceza avukatına danışmanızı tavsiye ederiz. Nitekim suç kapsamında suçun maddi unsurları her durumda ve olayda farklıdır.
TCK 155/2, Güveni Kötüye Kullanma Suçunun Nitelikli Hali
TCK m. 155/2, güveni kötüye kullanmanın nitelikli halini düzenlemektedir. Buna göre: “Meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi ” halini güveni kötüye kullanma suçunun nitelikli hali olarak düzenlemiştir. Cezanın ağırlaşması sonucuna yol açan bu hallerde fail ile mağdur arasında bulunan ve hukukî veya sözleşmesel ilişkiye dayanan güven ilişkisi daha yoğundur.
Bu ağırlatıcı sebebin uygulanabilmesi için malın zilyetliğinin devrinin failin ifa ettiği meslek, sanat ya da hizmet sebebi ile yapılması ve bu görevlerin yerine getirilmesi ile malın teslimi arasında neden- sonuç ilişkisi olması gereklidir. (Önder, s. 423; Özbek, s. 1194; TezcanErdem/Önok, s. 586; Dursun, İÜHFM, s. 32) TCK m. 155/2’de düzenlenen diğer nitelikli hal “başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak malın tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi” halidir. Dolayısıyla bu nitelikli halin oluşabilmesi içinse taraflar arasında meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin varlığı aranmamaktadır.
Diğer Hükümler :
TCK m. 167/1’e göre, güveni kötüye kullanma suçunun
a) Haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşlerden birinin,
b) Üstsoy veya altsoyunun veya bu derecede kayın hısımlarından birinin veya evlat edinen
veya evlatlığın,
c) Aynı konutta beraber yaşayan kardeşlerden birinin, zararına olarak işlenmesi halinde, ilgili akraba hakkında cezaya hükmolunamaz”.
TCK m. 167/2’ye göre, güveni kötüye kullanma suçunun “haklarında ayrılık kararı verilmiş olan eşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamayan kardeşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamakta olan amca, dayı, hala, teyze, yeğen veya ikinci derecede kayın hısımlarının zararına olarak işlenmesi halinde; ilgi akraba hakkında şikayet üzerinde verilecek ceza, yarısı oranında indirilir”
TCK m. 168/1’e göre güveni kötüye kullanma suçu tamamlandıktan sonra, bu nedenle hakkında kovuşturma başlamadan önce, failin azmettirenin veya yardım edenin bizzat pişmanlık göstererek mağdurun zararını aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidermesi halinde verilecek cezanın üçte ikisine kadarı indirilir. TCK m. 168/2’ye göre, etkin pişmanlığın kovuşturma başladıktan sonra hüküm verilmeden önce gösterilmesi halinde verilecek cezanın yarısına kadarı indirilir.
TCK m. 168/4’e göre, kısmen geri verme veya tazmin halinde etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için ayrıca mağdurun rızası aranır.
TCK m. 169’da ise güveni kötüye kullanma suçu işlenerek lehine haksız menfaat sağlanan tüzel kişi hakkında da tüzel kişilere özgü güvenlik tedbirlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
Örnek Yargıtay Kararları :
“Şirketin bankadan kullandığı taşıt kredisi ile aldığı aracın, yediemin olarak sanığa teslim edildiği, kredi borcunun ödenmemesi üzerine anılan şirket aleyhine “rehnin paraya çevrilmesi” yoluyla yapılan icra takibi sırasında sanıktan rehnedilen arabanın tesliminin istenmesine rağmen, süresinde teslim edilmediği iddiasıyla, suça konu aracın mülkiyetinin katılan bankaya ait olmaması ve ihtilafın sözleşmeden kaynaklanan hukuki ihtilaf niteliğinde bulunması nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunun unsurları oluşmamıştır”. Yarg. 11.CD, 21.11.2005 gün, E. 2004/5116, K. 2005/11637
“Aralarındaki sözleşmeye aykırı olarak CINE 5 şifre çözücüsünü evi dışında işyerinde kullandığı iddia edilen sanığın eyleminde güveni kötüye kullanmak suçunun yasal unsurları oluşmaz”. Yarg. 11. CD, 1.12.1996 gün, E. 2562, K. 2490
“… Turizm İnşaat San. Tic. Ltd. nin suç tarihinde genel müdürü olan sanığın katılandan, Amsterdam’a gidebilmesini sağlamak için vize, konaklama ve uçak bileti bedeli olarak aldığı 415 USD ve 35.000.000 TL’yi, vize alıp seyahati gerçekleştiremediği halde iade etmediği iddiasından ibaret olayda, Hollanda Başkonsolosluğu’nun vize vermemesi nedeniyle, başvuru sırasında yatırılan 35.000.000 TL ile konaklama yerinin rezervasyonu için ödenen 415 USD. nın iade edilmemesi nedeniyle katılana geri verilemediğine, iade edildiği taktirde ödeminin yapılacağına ilişkin savunma karşısında, sanığa yüklenen güveni kötüye kullanmak suçunun unsurlarının, 765 Sayılı TCK. nun 508 ve 510. maddelerindeki <ketim ve inkar>, 5237 Sayılı TCK. nun 155. maddesindeki <zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunma veya inkar> olgusu bulunmadığından…” Yarg. 11. CD, 20.03.2006 gün, E. 2004/4747, K. 2006/2126
“ … Sigorta A.Ş’nin acentalığını yapan Melahat’in Amasya 1. Noterliğinin 9.2.1994 gün ve 2876 yevmiye nolu vekaletnamesine yetki verdiği sanığın müşterilerden tahsil olunan primleri 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanununun 27 ve acentalık sözleşmesinin 16. Maddelerinde gösterilen zorunluluğa rağmen katılan şirkete intikal ettirmeyerek kendi menfaatine kullanmaktan ibaret eyleminin TCK’nın 510. maddesinde öngörülen suçu oluşturduğu gözetilmeden sigorta acentalarının tahsil ettiği primleri sigorta şirketine geç intikal ettirilmesine ilişkin sözü edilen kanunun 27. maddesi yoluyla 48. maddesi uygulanarak yazılı şekilde hüküm kurulması”, Yarg. 11. CD, 4.11.2004 gün, E. 2003/9294, K. 2004/8192
“Araba alım satım işi yapan sanığın, yakınan Hasan’ın kendisine satması için bıraktığı aracı satmayarak, araç ile ortadan kaybolması şeklinde gerçekleşen eylemi, 765 sayılı TCK’nın 510. maddesinde düzenlenen hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, aynı Yasa’nın 344. maddesi ile hüküm kurulması, bozmayı gerektirmiştir”, Yarg. 6. CD, 4.5.2006 gün, E.2004/9409, K. 2006/4564
“Sanığın, tamir için kendisine bırakılan motosikleti şikayetçinin rızası olmadan başkasına satmasından ibaret eyleminin TCK. nun 510. maddesinde yer alan hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması… yasaya aykırı…görülmüş olduğundan” Yarg. 11. CD, 05.05.2004 gün, E. 2003/1928, K. 2004/3971
“Hastanede arşiv görevlisi ve hasta bakıcısı olarak çalışmakta olan sanık ile aynı hastanede tedavi olan yakınan arasında hizmet ilişkisi olmadığı gibi, yakınanın döner sermayeye yatırması gereken parayı, sanığın kabul edip almasında görevli ve yetkili de olmadığının dosya içeriğinden anlaşılması karşısında, eylemine uyan 765 sayılı TCK’nm 508. maddesi yerine aynı Yasa’nın 510. maddesiyle uygulama yapılması…” Yarg. 6. CD, 11.04.2006 gün, E.2004/6843, K. 2006/3652
“Köy muhtarı olan sanığın Türkiye Elektrik Kurumu adına köydeki abonelerden topladığı parayı ilgili kuruma yatırmaya giderken düşürerek kaybettiğine dair savunmasının aksini kanıtlar mahiyette delil elde edilmeden yazılı şekilde mahkumiyet hükmü tesis edilmesi…” Yarg. 9. CD, 07.05.1990 gün, E. 1142, K. 1858
Olayda sanık, kredi kartından çıkardığı fazla örneği doldurup kart sahibinin imzasını taklit ederek sahte belge düzenlemiş ve işyeri sahibinin kendisine verdiği yetkiye dayanarak bu belgeyi kullanmak suretiyle bankadan para çekmiş, şikayetçinin güvenini kötüye kullanarak onu zarara sokmuştur. Sanığın iki netice doğuran iki ayrı eylemi mevcut ise de, düzenlediği belge resmi evrak olmayıp özel evrak olduğundan ve yukarıda açıklandığı üzere ancak kullanılmakla suç oluşacağından TCY’nin 79. maddesinin uygulanması zorunludur. Bu nedenle sanık hakkında, özel evrakta sahtecilik ve güveni kötüye kullanmak suçlarından en ağır cezayı içeren TCY’nin 510. maddesi ile uygulama yapılması gerektiğinden itirazın kabulüne karar verilmelidir” YCGK, 30.05.1994 gün, E. 1994/9-131, K. 1994/154
Yukarıda bahsettiğimiz üzere, Güveni Kötüye Kullanma suçu Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenmiş ve hapis cezası gerektiren bir suçtur. Dolayısıyla Kocaeli ceza davalarının her halükarda bir Kocaeli ceza avukatı veya Kocaeli ağır ceza avukatı ile takip edilmesini tavsiye ederiz. Etkin ceza avukatlarımız ile ceza avukatı alanında olduğu gibi bu hususta da hukuki destek ve hizmet vermekteyiz.
Siz de fikrinizi belirtin