Hemen Göz Atın !
TİCARİ KAZANÇ KAYBI NEDİR ?
Yaşanan trafik kazası sonucunda hasara uğrayan ticari araçların onarımı tamamlanıncaya kadar yani onarım süresi boyunca kullanılamaması, işletilememesi nedeniyle ortaya çıkaran zararlar ; ticari araçlarda (taksi, otobüs, minibüs, servis, tır, dolmuş ve diğer ticari araçlar) ticari kazanç kaybı tazminatının konusunu oluşturmaktadır.
Bahsi geçen onarım süresi içerisinde kullanılamayan veya işletilemeyen araçlardan dolayı kazada kusuru bulunan araç sahibi ve sürücüsü müteselsil olarak sorumludur. Müteselsil sorumluluk birlikte sorumluluk anlamına gelmektedir. Yani aracın ruhsat sahibi ve kazada aracın sürücüsü olan kişinin birlikte sorumluluğu vardır.
Trafik kazası sebebiyle hasar gören aracın onarım süresince çalıştırılamaması sebebiyle oluşan “kazanç kaybı”, trafik sigortası kuvertürü dışında kalmaktadır. Yani ticari kazanç kaybı sigorta şirketlerinden talep edilememektedir.
Yargıtay kararlarında da açıkça belirtildiği üzere, Ticari Kazanç Kaybı için sigortanın sorumluluğuna gidilememektedir.
Yalnızca, sigorta şirketlerinin uygulamaları sebebiyle onarım süresi uzayan ya da aracın perte çıkması nedeniyle hasar ödemesi geciken araçlarla ilgili sigorta şirketlerinin sorumluluğuna gitmek mümkündür.
Türk Borçlar Kanunu madde 49 ” Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” demektedir.
Buna göre ; aracından onarım süresi boyunca aracı kullanmaktan mahrum kalan yani kusursuz olan taraf TBK m. 49 göre kusurlu tarafa başvurabilmektedir. Kusurlu araç sahibi ve kazada sürücü koltuğunda bulunan kişi bu zarardan müteselsilen sorumlu olacaklardır. Ancak bu durumda sadece bir borçlunun ortaya çıkan zararı tazmin etmesi yeterlidir.
TİCARİ KAZANÇ KAYBI HESAPLAMA
Ticari kazanç kaybı hesaplanırken adı üzerinde “ticari” kazanç kaybı olduğundan, aracın hususi araç – ticari araç ayrımı büyük önem arz etmektedir.
Aracın hususi araç olması durumunda varsa ikame araç, yoksa aracın olmamasından dolayı ortaya çıkan zararlar hesaplanırken; ticari araç olması durumunda bunlara ek olarak ticari kazanç kaybı yani aracın işletilememesinden dolayı ortaya çıkan zararlar hesaba katılır.
Ticari kazanç kaybı hesaplanırken başta tamir süresini gösteren evrak, kaza tespit tutanağı ve tüm hasar dosyası incelenir.
Hesaplamayı mahkeme yapacak ise yani açılan bir dava söz konusu ise ; bilirkişiden ve gerekli ilgili meslek kuruluşlarından görüş sorabilir.
Ticari kazanç kaybı belirlenirken zorunlu giderler kazanç kaybından düşülmek zorundadır. Örneğin yakıt parası gibi zorunlu giderler düşülerek kazanç kaybı miktarı tespit edilmelidir.
Eğer, uğranılan zarara ilişkin yeterince delil sunulamıyorsa, Borçlar Kanunu 50. maddesi gereği, hakkaniyete uygun bir bedel tayin ve takdir edilmeli, sonucuna göre karar verilmelidir.
Araç, trafik kazası sonucunda zarar görmüş ise, onarım süresince kullanılamayacağından, aracın kullanış amacına göre, mahrumiyet zararı belirlenmelidir. Bu zarar belirlenirken, aracın hangi amaçla kullanıldığı, hangi güzergahlar arasında kullanıldığı, araç kullanılırken yapılacak olan yakıt, ÖGS/HGS gibi zorunlu giderler de düşülerek hesap yapılmalıdır.
TİCARİ KAZANÇ KAYBI İCRA TAKİBİ
Borçlar Hukuku prensiplerine göre, bir şeyin kısmen hasar görmesinden veya kullanılamamasından dolayı oluşacak olan zarar, buna neden olan kişilerden talep edilebilmektedir. Uygulamada en sık kullanılan yol, sorumlu kişilere karşı, icra takibi yapmaktır. Buna göre ticari kazanç kayıplarınız için araç sahibine ve araç sürücüne karşı müteselsil sorumlulukları olduğundan suretle ilamsız icra takibi başlatabilirsiniz.
TİCARİ KAZANÇ KAYBI YARGITAY KARARLARI
(Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2006/5225 Esas, 2006/8352 Karar)
“Davacı vekili dava dilekçesi ile, aracı tamir süresince çalıştırılmaması nedeniyle uğradıkları kazançkaybını da talep etmiş, bilirkişi aracın serviste kaldığı süreyi esas alarak 27 gün çalışamadığını kabul etmiş ve 2.700.000.000TL kazanç kaybı belirlemiştir. Ancak kazanç kaybı belirlenirken, davacının aracını çalıştırmaması nedeniyle zorunlu giderleri olan yakıt ve amortisman vs. masrafları yapmadığı dikkate alınarak bu miktarın mahsubu ile net kazanç kaybının tespit edilmesi gerekir. Mahkemece yapılacak iş; bilirkişiden bu hususta ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetli görülmemiştir.”
(Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2008/2243 E.N , 2008/4182 K.N)
Bir şeyin kısmen hasar görmesi halinde, kullanılamamasından doğacak zararlar sorumlu kişiden talep edilebilir. Motorlu araç zarar görmüş ise, aracın kullanış amacına göre araçtan mahrumiyet zararı belirlenmelidir.
…..BK’nın 105. maddesine göre, bir şeyin kısmen hasar görmesi halinde, kullanılamamasından doğacak zararlar sorumlu kişiden talep edilebilir. Motorlu araç zarar görmüş ise, aracın kullanış amacına göre araçtan mahrumiyet zararı belirlenmelidir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, hasara uğrayan davacı aracı için 30 günlük tamir süresi karşılığında 1.500.00 YTL zarar hesaplanmış ve itiraza rağmen bu rapora göre hüküm kurulmuştur.
MK’nın 6. maddesine göre, herkes iddiasını ispat etmek zorundadır. Mahkemece, davacının araç mahrumiyeti nedeniyle kazanç kaybına ilişkin delilleri sorulmalı, ne iş yaptığı belirlenmeli, evi ile işyeri arasındaki uzaklık dikkate alınmalı, aracı ile gidip gelmesi halinde yapacağı zorunlu giderler (yakıt gideri gibi) belirlenecek zararından indirilmelidir. Açıklanan konularda gerektiğinde bilirkişiden rapor (veya ek rapor) alınmalıdır. Araç mahrumiyetine ilişkin delil sunulamaması halinde BK’nın 42. maddesi uyarınca mahkemece hakkaniyete uygun bir bedel tayin ve takdir edilmeli, sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz.
İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 9. HUKUK DAİRESİ E. 2018/3493 K. 2018/1683 T. 6.12.2018
Dava trafik kazasından kaynaklı araç mahrumiyeti sebebiyle uğranılan zararın araç işleteninden tahsiline yönelik haksız fiile dayalı tazminat davasıdır.
2918 Sayılı KTK’nın hükümlerine göre, trafik kaydı işletenin kesin olarak gösteren bir karine değilse de onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak trafik kaydına rağmen işletenliğin üçüncü kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı yasanın 3. maddesinde, “İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alacı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunun 85. maddesinde ise “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu yasal düzenlemeler karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de araç malikleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılması için bir başka kimseye devir edilmesi halinde (kısa bir süre için kiralanmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o araca kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekir. Bunun sonucu olarak da, araç maliki sorumlu tutulmamalıdır. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir.
Somut olayda, davalı … Tic.San. A.Ş. kayıt maliki olup kayden işletendir. Fakat yukarıda açıklandığı üzere 2918 Sayılı KTK’nın 85. maddesi gereğince işletenlik sıfatı değişebilmektedir.
Davalı şirket cevabında 40.000 araçlık bir filo ile araç kiralama işi ile uğraştığını, bu sıfatı nedeni ile müteaddit kez diğer davalı ile şirket aracı kiralama sözleşmeleri yapılarak araç teslim ettiğini iddia etmektedir. Bu iddiasının doğru olması ve uzun süreli kiracılık nedeniyle fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının değişmesi halinde işletenlik sıfatının sona erdiği kabul edilebilir.
Mahkemece, kazaya karışan aracın … Otomotiv mülkiyetinde olduğunu, … kira sözleşmesi ile …’a 29/06/2016-21/07/2016 tarihleri arasında kiralandığının tespit edildiği, süre dolunca … plakalı araç teslim formuna dayanarak 10/10/2016 tarih saat 20:20 de davaya konu kazanın sürücüsü …’ a tekrar kiralandığı, kazaya karışan aracın sürücü …’ da 3 ay kaldığını, 27/10/2016 tarihinde 4.209,06 TL’lik araç kira faturasının düzenlendiği, davalının muhasebe kayıtlarına.. yevmiye numarası ile 27/11/2016 tarihinde 7.070,58 TL’lik araç kira faturasının… yevmiye numarası ile son ay kaza yapılan ay olan 12. ay faturasının da 3.261,38 TL olarak … yevmiye numarası ile kayıt altına alındığının tespit edildiği, bu sözleşmeler uzun süreli kiralama olarak nitelendirilerek işleten sıfatının değiştiği gerekçesiyle davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç eksik incelemeye dayalıdır.
Taraflar arasındaki kira sözleşmelerinin aynı araca ilişkin olup olmadığı, kesintisiz olup olmadığı, dolayısıyla kazaya karışan araç için davalılar arasında tanzim edilen uzun süreli ve üçüncü kişileri bağlayacak güçte bir kira sözleşmesinin bulunup bulunmadığı hususlarının araştırılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekir.
TİCARİ KAZANÇ KAYBI ZAMANAŞIMI
Zamanaşımı hukuk kurallarının kişilere tanıdığı hakların, getirdiği yaptırımların yine hukuk kuralları ile belirlenen süreleri aşmasıdır. Bir diğer deyişle bir hak hukuk kuralında öngörülen sürede kullanılmadığında hukuk düzeninde birtakım sonuçlar doğmaktadır. Borçlar hukukunda zamanaşımı, borcun doğumundan sonra, belli bir sürenin geçmesi sonucunda borçluya borcu ödemekten kaçınma hakkı veren bir sebeptir.
Ticari kazanç kaybı talebi için zamanaşımı süresi 2 yıldır. Bu nedenle ticari kazanç kaybı talepleriniz için 2 yıl içinde icra takibinde bulunmalı veya dava açmalısınız.
Ticari kazanç kaybı talepleriniz için ofisimiz Siyah Hukuk ve Danışmanlık Bürosu ile iletişime geçebilir ve hukuki destek alabilirsiniz.
Diğer yazılarımıza da göz atmak isterseniz;
Siz de fikrinizi belirtin