KAZANDIRICI ZAMANAŞIMI NEDİR?
Uzun süre devam eden ve itiraza uğramayan zilyetliğe dayanan kazanma türüne denmektedir. Medeni Kanunda kazandırıcı zamanaşımını taşınmazlar için iki ayrı yolla düzenlenmiştir. Bunlar olağan zamanaşımı ve olağanüstü zaman aşımı olarak sayılmaktadır. Taşınır mülkiyetinin aslen kazanılmasında ise kazandırıcı zamanaşımı yine seçenek bir kurum olarak karşımıza çıkmaktadır.
Taşınır Mallarda Kazandırıcı Zamanaşımı: Türk Medeni Kanun Madde 777; ”Başkasının taşınır bir malını davasız ve aralıksız beş yıl iyi niyetle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kimse, zamanaşımı yoluyla o taşınırın maliki olur.” şeklinde düzenlenmiştir. Maddedeki unsurları sıralayacak olursak ilk olarak kişinin o mala malik sıfatıyla zilyet olması gerekmektedir. Burada zilyetliğe değinmek gerekirse zilyetlik ”bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimseye zilyet denir” şeklinde Medeni Kanunda tanımlanmaktadır. İkinci olarak zilyet o malı başka bir sebeple kazanmış olmamalıdır. Önemli olan diğer şart zilyedin iyi niyetli olmasıdır. Bu iyi niyet zamanaşımı süresinde devam etmelidir. Zilyetlik davasız ve aralıksız olarak beş yıl devam etmelidir. Bu süreç davasız olarak yani zilyede yönele bir istihkak davası olmaksızın geçirilmelidir. Kanunun ilgisi maddesinin devamı ”Zilyetliğin irade dışı kaybedilmesi hâlinde zilyet, bir yıl içinde eşyayı ele geçirir veya açacağı bir dava yoluyla onu yeniden elde ederse kazandırıcı zamanaşımı kesilmiş olmaz. Kazandırıcı zamanaşımı süresinin hesaplanmasında, kesilmesinde ve durmasında Borçlar Kanununun zamanaşımına ilişkin hükümleri kıyas yoluyla uygulanır.” şeklindedir. Görüldüğü üzere beş yıl kesintisiz zilyet olma koşuluna getirilen bir istisna mevcuttur eğer ki zilyetlik irade dışı kaybedilir ve bir yıl içerisinde eşyayı tekrar elde ederse zamanaşımı kesilmiş olmayacaktır.
Tapulu Taşınmazda Kazandırıcı Zamanaşımı; Türk Medeni Kanunu’nun 712. Maddesine olağan zamanaşımıyla taşınmaz mülkiyetinin kazanılması için öncelikle bu taşınmazın tapuya kaydedilmiş olması şarttır. Tapu sicilinde malik olarak görünmesine karşın, mülkiyet hakkına sahip olmayan bir kişi taşınmaz üzerindeki zilyetliğini davasız aralıksız on yıl süre ve iyiniyetle sürdürürse mülkiyeti kazanmaktadır Burada da kişinin iyi niyetli olması gerekmektedir. Bir diğer şart ise, taşınmaz mülkiyetini kazanacak kişinin mülkiyet hakkına sahip olmasa da tapuda malik olarak görünüyor olması gerekmektedir. On yıllık zamanaşımı yolsuz tescil ve zilyetlik şartlarının her ikisinin birleşmesiyle başlamaktadır. Sürenin tamamlanmasıyla yolsuz tescil düzeltilerek kişi mülkiyeti kazanır ve tescilde malik olarak gözükmeyen fakat mülkiyete sahip olan kişi ise mülkiyet hakkını kaybeder. Olağan zamanaşımında dikkat edilmesi gereken hususlardan biri de şudur ki; tapu kütüğüne kayıtlı olsalar bile kamu malı taşınmazı olağan zamanaşımı ile kazanılamaz. Kamu malı olan taşınmazın tapu kütüğüne kaydedilmesi onun kamu niteliğini kaybettirmez. Taşınmazın özel mülkiyete konu olması gerekmektedir.
”4721 sayılı Türk Medeni Kanununun olağan zamanaşımı başlıklı 712. maddesinde “Geçerli bir hukukî sebep olmaksızın tapu kütüğüne malik olarak yazılan kişi, taşınmaz üzerindeki zilyetliğini davasız ve aralıksız olarak on yıl süreyle ve iyiniyetle sürdürürse, onun bu yolla kazanmış olduğu mülkiyet hakkına itiraz edilemez” hükmü dercedilmiştir. Bu madde uyarınca bir taşınmazın olağan zamanaşımı ile kazanılması için kişinin iyiniyetli olması gerekir. Oysa eldeki davada davalı H… G… , önceki malik S… Ç…’in kardeşi olduğundan durumu bilen ya da bilmesi gereken kişi konumunda olup iyiniyetli sayılması mümkün değildir. Hal böyle olunca davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” (Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2013/9573 E., 2013/12538 K. sayılı kararı)
Tapusuz Taşınmazda Kazandırıcı Zamanaşımı; TMK Madde 713’e göre ”Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. Aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan veya yirmi yıl önce (…) hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. ” hükmü mevcuttur. Olağanüstü zamanaşımıyla mülkiyet kazanmanın şartlarını sıralamamız gerekirse; Taşınmaz olağanüstü zamanaşımıyla kazanmaya elverişli olmalıdır. Burada anlatılmak istenen taşınmaz tapusuz veya tapuda kime ait olduğu anlaşılamayan ya da gaip şahıslara ait taşınmaz olmalıdır. Taşınmaz aynı zamanda özel mülkiyete ve zamanaşımıyla kazanmaya elverişli olmalıdır. Kişinin 20 yıl boyunca taşınmaza zilyet olması gerekir. Son olarak tescil talebi sonrası mahkeme en üç defa ilan yapılmış olmalı ve bu tescil talebine herhangi bir itiraz olmamalıdır. Böylece olağanüstü zamanaşımına elverişli bir taşınmaz üzerinde 20 yıl süreyle davasız ve aralıksız olarak malik sıfatıyla zilyetliğini sürdürmüş olan kişi, bu koşulların tamamlanmasıyla söz konusu taşınmazın mülkiyet hakkını kazanmaktadır.
”Ayrıca olağanüstü zamanaşımı ile mülkiyet haklarının kazanılması 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 13.1-a ve 14.B-b,c maddelerinde de düzenlenmiştir. İçtihadı Birleştirme kararının bu maddelerle ilgili olarak da hüküm ifade edeceği hususunda duraksama olmamalıdır. Kural olarak zamanaşımı ile bir hakkın özü veya dava hakkı sona erer. Zamanın geçmesiyle bir hak ortadan kalkıyorsa buna hak düşürücü süre (sükut-u hak süresi) denir. Hak düşürücü süre itiraz niteliğinde olduğundan mahkemelerce re’sen dikkate alınır. Buna karşılık bazı hallerde zamanın geçmesiyle hakkın özü ortadan kalkmadığı halde, dava edilerek elde edilmesi olanağı ortadan kalkar. Zamanla dava hakkının düşmesine ise zamanaşımı (müruru zaman) denilir. Zamanaşımı def’i niteliğindedir. Davaya karşı davalı veya müdahil tarafından ileri sürülebilir. Hakim def’iyi re’sen dikkate alamaz. Kökeni Roma Hukuku’na dayanan Türk ve İsviçre hukuklarında yer alan zamanaşımı ile hak kazanma kendine özgü istisnai bir kurumdur. Kanun koyucu, zamanaşımı ile mülk kazanılmasına ilişkin koşulları yoruma bırakmamış ve birer birer saymıştır. Bu koşullardan biride zilyetliğin “davasız” sürmesidir.” (Yargıtay İçtihatları Birleştirme BGK Esas:2005/1 Karar:2007/1)
Kazandırıcı Zamanaşımı Davası Nasıl Açılır; Olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı iddiası ile dava açılmak istenildiğinde öncelikle mahkeme bir kez gazetede ve taşınmazın bulunduğu yerde en az üç defa ilan yayınlamaktadır. Bu davanın ilgilileri; hazine, ilgili kamu tüzel kişileri ve varsa tapuda malik görünen kişinin mirasçılardır. Mahkemenin yapacağı son ilandan sonra davadaki ilgililerin itiraz etme hakkı doğacaktır. İtirazın yapılması için öngörülen süre ise üç aydır. Mahkemece yapılacak son ilandan itibaren üç ay içerisinde ilgililerce itirazda bulunulmaması veya yapılan itirazın mahkemece haksız olduğu kanaatine varılması durumunda taşınmazın davacı zilyet adına tesciline karar verilecektir. Tapu iptal ve tescil davası bakımından görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi’dir. Davanın ise kesin yetki kuralı gereğince davaya konu taşınmazın bulunduğu yer Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılması gerekmektedir. Kazandırıcı zamanaşımı konusundaki tüm dava ve problemlerinizle ilgili uzman avukat kadromuzdan danışmanlık hizmeti alabilirsiniz.
Aşağıdaki yazılarımıza da göz atabilirsiniz.
Siz de fikrinizi belirtin