SİLAHLI ÖRGÜT SUÇU

Silahlı örgüt suçu, yani halk tarafından bilinen diğer ismiyle “terör suçu” Türk Ceza Kanunu 314. Maddesinde düzenlenmiştir. Öncelikle madde metnini inceleyelim;

(1) Bu kısmın dördüncü ve beşinci bölümlerinde yer alan suçları işlemek amacıyla, silahlı örgüt kuran veya yöneten kişi, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Birinci fıkrada tanımlanan örgüte üye olanlara, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir.
(3) Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin diğer hükümler, bu suç açısından aynen uygulanır.

ÖRGÜT ÜYESİ KİMDİR?

Madde metni incelendiğinde, bir kişinin silahlı terör örgütü üyesi olabilmesi için, örgütün amaçlarını benimsemiş olmakla birlikte örgütün bir bütünlüğü içerisinde ve hiyerarşik yapıya dahil olarak örgüt tarafından verilen emir ve görevleri her zaman için yerine getirmeye hazır vaziyette bekleyebilen, kendi iradesiyle hareket etmeyip örgüt iradesini benimsemiş ve bunu kendi iradesinin önününe geçirmiş olan kişi olması gerekmektedir.

Yargıtay 16. CD.nin 15/02/2018 tarih ve 2018/103-474 E.K. sayılı kararında ve istikrar kazanmış yargısal kararlarda açıklandığı üzere;

Örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ, canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de, örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir. Silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır.

TERÖR ÖRGÜTÜ NEDİR?

Terörle Mücadele Kanunu uyarınca, terörün tanımı yapılmıştır. Buna göre;

Terör: “Cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasî, hukukî, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemlerdir.”

Terör Suçlusu: “Birinci maddede belirlenen amaçlara ulaşmak için meydana getirilmiş örgütlerin mensubu olup da, bu amaçlar doğrultusunda diğerleri ile beraber veya tek başına suç işleyen veya amaçlanan suçu işlemese dahi örgütlerin mensubu olan kişi terör suçlusudur. Terör örgütüne mensup olmasa dahi örgüt adına suç işleyenler de terör suçlusu sayılır”

Cebir ve şiddet kullanılarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemleriy-le, 1 inci maddede belirtilen amaçlara yönelik olarak suç işlemek üzere, terör örgütü kuranlar, yönetenler ile bu örgüte üye olanlar Türk Ceza Kanununun 314 üncü maddesi hükümlerine göre cezalandırılır. Örgütün faaliyetini düzenleyenler de örgütün yöneticisi olarak cezalandırılır.

Terör örgütünün; cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır. Ayrıca, basın ve yayın organlarının suçun işlenmesine iştirak etmemiş olan yayın sorumluları hakkında da bin günden beş bin güne kadar adli para cezasına hükmolunur.

Haber verme sınırlarını aşmayan veya eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz. Aşağıdaki fiil ve davranışlar da bu fıkra hükümlerine göre cezalandırılır:
Toplantı ve gösteri yürüyüşü sırasında gerçekleşmese dahi, terör örgütünün üyesi veya destekçisi olduğunu belli edecek şekilde;
1. Örgüte ait amblem, resim veya işaretlerin asılması ya da taşınması,
2. Slogan atılması,
3. Ses cihazları ile yayın yapılması,
4. Terör örgütüne ait amblem, resim veya işaretlerin üzerinde bulunduğu üniformanın giyilmesi.

Terör örgütünün propagandasına dönüştürülen toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde, kimliklerini gizlemek amacıyla yüzünü tamamen veya kısmen kapatanlar üç yıldan beş yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. Bu suçu işleyenlerin cebir ve şiddete başvurmaları ya da her türlü silah, molotof ve benzeri patlayıcı, yakıcı ya da yaralayıcı maddeler bulundurmaları veya kullanmaları hâlinde verilecek cezanın alt sınırı dört yıldan az olamaz.

İkinci fıkrada belirtilen suçların; dernek, vakıf, siyasî parti, işçi ve meslek kuruluşlarına veya bunların yan kuruluşlarına ait bina, lokal, büro veya eklentilerinde veya öğretim kurumların-da veya öğrenci yurtlarında veya bunların eklentilerinde işlenmesi halinde bu fıkradaki cezanın iki katı hükmolunur.

Terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına;
a) İkinci fıkrada tanımlanan suçu,
b) 6 ncı maddenin ikinci fıkrasında tanımlanan suçu,
c) 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 28 inci maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılma suçunu,
işleyenler hakkında, 5237 sayılı Kanunun 220 nci maddesinin altıncı fıkrasında tanımla-nan suçtan dolayı ayrıca ceza verilmez.

TERÖR ÖRGÜTÜ ETKİN PİŞMANLIK

Etkin pişmanlık, suçun tamamlanmasından sonra belli suçlarda cezayı ortadan kaldıran ya da cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebeptir. Etkin pişmanlık için failin suçu işledikten sonra pişmanlık göstermesi ve cezanın azaltılması ya da ortadan kaldırılması sonucunu doğuran davranışlar sergilemesi gerekir. TCK’nın 314/3. maddesine göre suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin olarak TCK’nın 221. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümleri terör örgütü üyeliği suçu için de uygulanacaktır.

TCK 221. Madde metni şu şekildedir:

(1) Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu nedeniyle soruşturmaya başlanmadan ve örgütün amacı doğrultusunda suç işlenmeden önce, örgütü dağıtan veya verdiği bilgilerle örgütün dağılmasını sağlayan kurucu veya yöneticiler hakkında cezaya hükmolunmaz.
(2) Örgüt üyesinin, örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmeksizin, gönüllü olarak örgütten ayrıldığını ilgili makamlara bildirmesi halinde, hakkında cezaya hükmolunmaz.
(3) Örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmeden yakalanan örgüt üyesinin, pişmanlık duyarak örgütün dağılmasını veya mensuplarının yakalanmasını sağlamaya elverişli bilgi vermesi halinde, hakkında cezaya hükmolunmaz.
(4) Suç işlemek amacıyla örgüt kuran, yöneten veya örgüte üye olan ya da üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen veya örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişinin, gönüllü olarak teslim olup, örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi vermesi halinde, hakkında örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçundan dolayı cezaya hükmolunmaz. Kişinin bu bilgileri yakalandıktan sonra vermesi halinde, hakkında bu suçtan dolayı verilecek cezada üçte birden dörtte üçe kadar indirim yapılır.
(5) Etkin pişmanlıktan yararlanan kişiler hakkında bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine hükmolunur. Denetimli serbestlik tedbirinin süresi üç yıla kadar uzatılabilir.
(6) (Ek: 6/12/2006 – 5560/8 md.) Kişi hakkında, bu maddedeki etkin pişmanlık hükümleri birden fazla uygulanmaz.

ETKİN PİŞMANLIK BERAAT

“Yine ayrıntıları Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 20.12.2017 tarih ve 2017/1862 esas, 2017/5796 karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; Devletin her kurumuna sızan mensupları vasıtasıyla kişi ve kurumlara yönelik, örgütün gerçek yüzünü ortaya koyan operasyonlara başlandığı, bu yapının kamuoyu ve medya tarafından tartışılır hale geldiği, üst düzey hükümet yetkilileri ve kamu görevlileri tarafından yapılan açıklamalarda “paralel yapı” veya “terör örgütü” olduğuna ilişkin tespitler ve uyarıların yapıldığı, Milli Güvenlik Kurulu tarafından da aynı değerlendirmelerin paylaşıldığı süreçten önce icra edilen faaliyetlerin, nitelik, içerik ve mahiyeti itibariyle silahlı terör örgütünün amacına hizmet ettiğinin somut delil ve olgularla ortaya konulmadıkça örgütsel faaliyet kapsamında kabul edilemeyeceği değerlendirilerek; Örgütün nihai amacını bildiği, örgütle organik bir bağ kurarak hiyerarşisine dahil olduğu yönünde herhangi bir delil bulunmayan, 2013 yılı Kasım ayından itibaren memleketi olan Mersin’e ailesinin yanına dönen sanığın, dosya kapsamında elde edilen delillere göre belirtilen tarihten sonra kendi iradesiyle örgütle bağını kestiği, bu tarihten sonra örgütsel bağını devam ettirdiğine dair dosyada herhangi bir delilin bulunmadığı, yukarıda belirtilen deliller kapsamında örgüt bünyesinde bulunduğu dönem içerisinde etkin bir görev almadığı anlaşılan sanığın yukarıda belirtilen eylemleri bir bütün olarak nazara alındığında, sanığın eylemlerinin örgüt üyesi olduğunu ispat etmeye yeterli örgütsel faaliyetler kapsamında kabul edilemeyeceği gibi terör örgütüne yardım etme olarak da değerlendirilemeyeceği kabul edilerek sanığın üzerine atılı suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin delil elde edilemediği, yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmadığı anlaşıldığından CMK 223-2-e maddesi uyarınca beraatine karar verilmesi düşünülmüş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.(…) “

“… TCK’nın 221/2. maddesi kapsamında bulunan sanığın örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenmesine iştirak edip etmediğinin İçişleri Bakanlığı’ndan sorulup araştırılması…” Yargıtay 14.CD 16/01/2017 tarih ve 2016/9225 E, 2017/163 K

“…Amaç suçun işlenişine iştirak etmeksizin, hakkında bir soruşturma başlamadan önce örgütten gönüllü olarak ayrıldığını ilgili makamlara bildirmesi halinde (221/2 m.)…” Yargıtay 16. CD 17/10/2019 tarih ve 2019/3229 E, 2019/6177 K,

Yargıtay, yerel mahkemenin hakkında bylock kullandığı tespit edilen ve buna ilişkin Log kayıtları da dosyaya gelen sanığın, etkin pişmanlıktan faydalanmak istediğini belirterek örgüte ilişkin bilgiler vermesine karşın, aşamalarda Bylock uygulamasını kullanmadığını, HTS kayıtlarında aynı suçtan soruşturma ve kovuşturma yürütülen kişiler ile bir çok görüşmesinin olmasına karşın bu kişileri tanımadığını belirtmesi, ifadesinde bahsettiği isimlerin zaten aynı suçtan yargılanan, hakkında kovuşturma bulunan kişiler olması ve sanığın örgüt içinde bir çok evden sorumlu olması, bölge talebe mesulluğü görevinde bulunmasına rağmen örgütsel konumu ile uygun olacak şekilde ifade vermemesi sebebiyle etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmamasına dair verdiği kararı onamıştır. Yargıtay 16. CD 07/03/2019 tarih ve 2018/4995 E, 2019/1555K

TERÖR ÖRGÜTÜ SUÇLARINDA AVUKATIN ROLÜ

Gülen Hareketi, PKK, FETÖ/PDY gibi terör örgütü suçları ile ilgili olarak suç vasfından dolayı avukat tutulması gerekmektedir. Nitekim hem suçun cezası düşünüldüğünde hem de adli sicil nezdinde düşünüldüğünde bir ceza avukatı ile çalışılması çok mühimdir. Bu sebeple Kocaeli ve çevresi için, ceza dosyalarınızda bir ağır ceza avukatı ya da ceza avukatı ile anlaşmanızı tavsiye ederim.