YAĞMA SUÇU CEZASI

yagma-sucu

YAĞMA NEDİR?

Yağma ile ilgili hükümler 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun “malvarlığına karşı suçlar” başlığı altında, 148. madde ile 150. madde arasında düzenlenmiştir. TCK m. 148/1’e göre; “Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılan kişi” şeklinde tanım yaparak yağmanın unsurlarını açıklamaktadır. Bu yazımızda ise yağma suçu cezası ve daha önceden Yargıtay’ın vermiş olduğu kararları ele aldık.

YAĞÇA SUÇU CEZASI

Öncelikli olarak TCK 148/1 uyarınca yağma suçunun cezası altı yıldan on yıla kadar hapis cezasıdır. Yukarıda izah ettiğimiz husus yağma suçunun tanımında yer alan suça ilişkin olup yağmanın farklı görüntüleri de mevcuttur.

Örneğin, cebir veya tehdit kullanılarak mağdurun, kendisini veya başkasını borç altına sokabilecek bir senedi veya var olan bir senedin hükümsüz kaldığını açıklayan bir vesikayı vermeye, böyle bir senedin alınmasına karşı koymamaya, ilerde böyle bir senet haline getirilebilecek bir kağıdı imzalamaya veya var olan bir senedi imha etmeye veya imhasına karşı koymamaya mecbur edilmesi halinde de aynı ceza verilir. Bu hususun yanında, mağdurun, herhangi bir vasıta ile kendisini bilmeyecek ve savunamayacak hale getirilmesi de, yağma suçunda cebir sayılır.

NİTELİKLİ YAĞMA

Yağma suçunun bir takım şekillerde işlenmesi halinde verilecek olan cezanın artırılması söz konusu olacaktır. Bu halleri TCK 149 şu şekilde sıralamaktadır;
a) Suçun TCK’da sayılan silah sayılabilecek herhangi bir vasıta ile işlenmesi,
b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle,
c) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
d) Yol kesmek suretiyle ya da konutta, işyerinde veya bunların eklentilerinde,
e) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
f) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak,
g) Suç örgütüne yarar sağlamak maksadıyla,
h) Gece vaktinde,
İşlenmesi halinde, fail hakkında on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

Yukarıda izah ettiğimiz hususların yanında, yağma suçunun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır. Burada kastedilen şudur ki; örneğin yağma suçu işlenirken kasten yaralama suçunun nitelikli hali olan yüzünde sabit ize sebep olması halinde kişi hem yağmadan dolayı cezalandırılacak hem de kasten yaralamanın nitelikli halinden ötürü cezalandırılacaktır.

YAĞMA SUÇUNDA DAHA AZ CEZAYI GEREKTİREN HALLER

TCK 150. Maddesi hangi hallerde daha az ceza verilebileceğini düzenlemekedir. Bu maddeye göre, kişinin bir hukuki ilişkiye dayanan alacağını tahsil amacıyla tehdit veya cebir kullanması halinde, ancak tehdit veya kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır. Buna göre yağma suçunun hukuki bir ilişkiye dayanan alacağın tahsili amacıyla işlenmiş olması hâlinde fail yağma suçundan değil; tehdit kullanması durumunda sadece tehdit suçundan, cebir kullanması durumunda ise sadece kasten yaralama suçundan sorumlu tutulur.

TCK m. 150/1’in uygulanabilmesinin ilk koşulu, failin mağdurdan bir alacak hakkının olmasıdır. Alacak hakkı olarak söz edilen hak, TCK m. 150/1’de “hukuki ilişkiye dayanan bir alacaktan” söz edildiği için failin sahip olduğu alacağın kaynağı ve niteliği önemli değildir. Bu alacak, Ticaret hukukuna, Aile hukukuna, Borçlar Hukukuna ve diğer hukuk alanlarına ilişkin olabilir.

TCK’nın 150/2 hükmünde yağma suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek cezanın üçte birden yarıya kadar indirilebileceği düzenlenmiştir. Burada yer alan değer azlığı kavramının rakamsal bir bedeli kanunda düzenlenmemiştir. Yargıtay’a göre malın değeri belirlenirken, suça konu olan malın değerinin indirim yapılmasını haklı saydıracak düzeyde az olması, failin daha çoğunu alma imkânı varken yalnızca gereksinimi kadar olanı alması, suçun işleniş biçimi, somut olayın özelliği, faili suç işlemeye iten etkenler, suçun mağdur üzerinde yarattığı etkiler, yasal ve yeterli gerekçe, suçun işlendiği zaman da dikkate alınarak suça konu olan malın değeri, 5237 sayılı TCK m. 3’te öngörülen “işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı” olacak şekilde hâkim tarafından takdir ve tayin edilecektir.

GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME

Yağma suçunda görevli mahkeme, 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 12. maddesine göre, Türk Ceza Kanunu’nun 148. maddesinde düzenlenen klasik yağma suçu ile senedin yağması suçu ve 149. maddesinde düzenlenen nitelikli yağma suçuyla ilgili dava ve işlere bakmakla görevli mahkeme, ağır ceza mahkemeleridir.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca davaya bakmakla yetkili mahkeme, suçun işlendiği yer mahkemesidir.

 

ZAMANAŞIMI

5237 sayılı TCK m. 148’de düzenlenen klasik yağma suçu ile senedin yağması suçunun yaptırımı altı yıldan on yıla kadar hapis; m. 149’da düzenlenen yağma suçunun nitelikli hâllerinin yaptırımı ise on yıldan onbeş yıla kadar hapis olduğundan ötürü;

Dava zamanaşımı süresi 15 yıl, ceza zamanaşımı süresi 20 yıldır.

 

ÖRNEK YARGITAY KARARLARI

YAĞMA SUÇUNDA KATILANIN TEŞHİSİ DIŞINDA DELİL YOK İSE SANIĞA BERAAT VERİLMELİDİR.
“teşhis işleminin hukuka aykırı yapıldığının kabulü gerektiği, dosya içerisinde sanığın suçu işlediğine dair katılanın teşhisi dışında delil bulunmadığı da dikkate alındığında her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı, mahkumiyetine yeterli delil elde edilemediği bu nedenle, şüpheden sanık yararlanır ilkesi de gözetilmek suretiyle hüküm kurulması gerekirken bölge adliye mahkemesinin sübuta yönelik delillerin değerlendirilmesine ilişkin olarak 5271 sayılı CMK’nun 230/1-b. maddesine uygun düşmeyen gerekçeyle kurduğu mahkumiyet hükmünün ve aynı Kanunun 289/1-g,i maddeleri gereğince sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık … müdafiinin ve Bölge Adliye Cumhuriyet Savcısı’nın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, ……… BOZULMASINA, 5271 sayılı CMK’nun 304/2. maddesi uyarınca yeniden incelenmek ve hüküm verilmek üzere ….Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesi’ne gönderilmesine, 25.03.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi. ”

CEBİR VE TEHDİT KULLANARAK SENET BORCUNUN TAHSİL EDİLMESİ , SANIKLARIN HUKUKİ İLİŞKİYE DAYANAN ALACAKLARINI TAHSİL ETME AMACIYLA HAREKET ETMELERİ

Yargıtay Ceza Genel Kurulu E2009/6-158
Cebir ve tehdit kullanarak etkisiz hale getirdikleri mağdura borçlu sıfatıyla yüksek meblağlı açık senet imzalatmaları olanaklı iken sadece bahse konu senedi kefil olarak imzalatmaları da sanıkların amacının hukuki ilişkiye dayanan alacaklarını tahsil etme olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Bunun yanında, sanıkların senede zorla kefil olarak imza attırdıkları mağdurun üzerinde bulunan .. Lirayı almaları, borcun vadesinin üzerinden suç tarihi itibarıyla beş aya yakın bir zaman geçmesi ve alacak miktarının asıl alacağın yanında faizi de kapsaması hususları göz önüne alındığında, hukuki ilişkiye dayanan alacağın tahsili amacıyla hareket edildiği gerçeğini ortadan kaldırmayacaktır.

Bu nedenle, suç tarihinde hukuki ilişkiye dayanan alacaklarını tahsil etme amacıyla hareket eden sanıkların eylemlerinin 5237 sayılı TCY’nın 150/1. maddesi kapsamında kabul edilmesi gerekmektedir. Bu itibarla, yerel mahkemenin direnme kararı isabetsiz olduğundan bozulmasına karar verilmelidir.

 

Aşağıdaki yazılarımıza da gözatabilirsiniz;

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması nedir?

İsim Değiştirme Davası

Hizmet Tespiti Davası

Babalık Davası Dilekçesi

Ayıplı Mal ve Hizmet Davası

Gözaltı ve Gözaltına İtiraz

Biz Kimiz?